Yetişkinlerde görülen hipertansiyon vakalarının % 90 - 95 şeklinde büyük bir oranında tanınabilir bir sebebi yoktur. Bilinebilir nedeni olmayan bu hipertansiyon türüne birincil (primer) hipertansiyon adı verilir. Bu tür hipertansiyon, zaman içinde kademeli olarak gelişme eğilimindedir.
Daha ender bazı vakalarda ise hipertansiyon altta yatan tıbbi bir durumdan kaynaklanır. İkincil hipertansiyon olarak adlandırılan bu tür hipertansiyon, ansızın ortaya çıkma eğilimindedir ve birincil hipertansiyon türünden daha yüksek gerilim değerlerine neden olur. Bu duruma neden olan tıbbi durumlar ve ilaçlar içinde böbrek sorunları, böbreküstü bezi tümörleri, kan damarlarında doğuştan gelen kusurlar, obstrüktif uyku apnesi, ve tiroid problemlerı ile doğum kontrol hapları, soğuk idraknlığı ilaçları benzer biçimde bazı ilaçlar, dekonjestanlar, reçetesiz satılan ağrı kesiciler, bazı reçeteli ilaçlar, ya da kokain ve amfetamin benzer biçimde yasadışı uyuşturucular sayılır.
İlerleyen yaşla beraber hipertansiyon riski artar. Yaklaşık 64 yaşına kadar erkeklerde hipertansiyon görülmesi daha yaygınken, 65 yaşından sonra hanımların hipertansiyon geliştirmesi daha sık görülür. Hipertansiyon özellikle Afrika kökenli insanoğlu içinde daha yaygındır ve çoğu zaman öteki kıtalardan gelen bireylerde olduğundan daha erken yaşta gelişir. Yüksek tansiyona bağlı felç, kalp krizi ve böbrek yetmezliği benzer biçimde ciddi komplikasyonlar da Afrika kökenli insanlarda daha yaygındır. Benzer şekilde hipertansiyon kalıtsal olarak aynı ailede ortaya çıkma eğilimi gösterir.
Fazla kilolar, bireyin dokularına dokularına oksijen ve gıda sağlanması için aynı oranda fazla kan gerektirir. Damarlarında dolaşan kan hacmi arttıkça, damar duvarlarındaki basınç da artar.
Hareketsiz, durağan bir yaşam biçimı yaşayan bireylerin kalpleri genel anlamda daha hızlı atar. Bireyin nabzı ne kadar hızlı atarsa, kalp her kasılmada o kadar çok çalışır ve atardamarların üzerindeki kuvvet o kadar fazla olur.
Beslenme sürecinde fazla tuz ve sodyum alınması vücudun tuttuğu sıvı miktarını, dolayısı ile tansiyonu artırır. Benzer şekilde rejimde potasyumun az olması da sorun yaratır. Potasyum, hücrelereki sodyum miktarını dengelemeye destek sunar. Potasyum azlığı, kanda çok fazla sodyum birikmesine niçin olabilir.
Sigara içmek veya tütün çiğnemek yalnız tansiyonu geçici olarak yükseltmekle kalmaz, hem de tütünde bulunan kimyasallar dolaşım sistemine akciğerler üzerinden geçtikten sonra damarların çeperlerinin iç kaplamasına zarar verebilir. Bu, vakit içinde damarların daralmasına ve kalp hastalığı riskinin artmasına neden olabilir. Başkasının içtiği sigaranın dumanı da kişinin kalp hastalığı riskini artırır.
Aşırı alkol tüketimi süre içinde kalbe zarar verebilir. Sağlıklı yetişkinlerde kadınlar için günde bir kadeh, erkekler için iki kadehten fazlası bireyin tansiyonunu etkileyebilir.
Yüksek düzeyde stres, bireyin tansiyon değerlerinde geçici bir artışa niçin olabilir. Stresle başa çıkmak için fazla yemeğe yönelmek veya alkol ve tütün ürünlerini kullanmak, hipertansiyon riskini artırabilir.
Böbrek hastalığı, diyabet veya uyku apnesi benzer biçimde bir takım kronik tıbbi durumlar bireyde hipertansiyon gelişmesi riskini artırabilir.
Bazı vakalarda hamileliğin hipertansiyona yol açtığı gözlemlenmiştir. Hipertansiyon en yaygın olarak yetişkinler arasında görülse bile, çocuklar da risk altında olabilirler. Çocuklarda görülen hipertansiyon vakaları çoğunlukla böbrekler veya kalp ile ilgili sorunlardan doğar. Ancak sağlıksız beslenme, aşırı kiloluluk ve egzersiz eksikliği şeklinde kötü yaşam tarzı alışkanlıkları daha fazla çocukta hipertansiyon görülmesine yol açmaktadır.
