• : 0242 345 00 01
Kendi kendine konuşan herkes deli mi?

Kendi kendine konuşan herkes deli mi?

Bugün hepimiz her ne kadar gürültülü bir Dünya'da yaşıyor olsak da, bir hayli insan hayatındaki aşırı suskunluk ile mücadele ediyor. Bir takım yalnız yaşıyor, kimiyse yalnızca kendi işine bakan, sohbete pek yanaşmayan diğer insanlarla... Bu, bilhassa de dijital çağda çok daha yaygın bir problem haline geldi. Elbette her vakit televizyonu açabilir, müzik dinleyebilir veya en son aldığınız teknolojik bıdıyla oynayabilirsiniz. Fakat ya aradığınız, bir insanla konuşmaksa? Kafanızda dönüp duran düşünceleri yaşayan bir kişiye aktarmaksa? Büyük veyahut küçük, fark etmez, başarılarınızın bir bölümünü diğerleriyle paylaşmaksa?

Her ne kadar diğer insanların varlığı sosyal gelişimimiz açısından çok ehemmiyetli olsa da, yalnız kaldığınızda kendi benliğinizle konuşmak, büyük bir boşluğu kısmen de dolsa doldurmanıza yardımcı olur. Kendi kendinize konuşmanızın nedeni, emin arkadaşlar arama sebebiyle aynıdır: fikir alışverişinde bulunmak ve iletişim kurmak. Zati bu yüzden çoklukla daha kuvvetli duygular ve hisler tecrübelerken kendimizle konuşuruz. Örneğin hiddetliyken, gerginken, bir işe aşırı odaklanmışken veya heyecanlıyken... Anahtarlarınızı nereye koyduğunuzu anımsayamadığınız, bu nedenle strese girdiğiniz ve kendi kendinize "Nereye koydum ben bu anahtarları? Yok yok, oraya koymuş olamam, o odaya girmedim ki." diye konuştuğunuz olmuştur.

Sözgelişi Bangor Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, kendilerine çeşitli görevler verilen kişiler, görevin adımlarını yüksek sesle okuduklarında, suskunca okumaya kıyasla daha başarılı bir şekilde o adımları izleyebildiler. Zati muhtemelen bu nedenle tenis oyuncuları, özellikle de oyunun kritik noktalarında kendileriyle yüksek sesle konuşmaya meyilliler. Bu sayede kendilerini çok daha randımanlı bir şekilde motive edebiliyorlar. Bir diğer araştırmada ise, basketbol oynayan kişilerin kendi kendileriyle konuşmaları halinde pas ve şut isabet yüzdelerinin arttığı gösterildi.

Kendiliğinden Konuşmanın Evrimi

Tabii işin bir de evrimsel biyoloji tarafı var. Kendi kendinizle konuşmak evrimsel açıdan son derece sıhhatli bir davranış. Konuşma yeteneğimizin evrimleşmesinin ana nedeni oldukça sosyal bir hayvan türü olan insanlar için karmaşık bir iletişim sisteminin müthiş bir avantaj sağlıyor olmasıydı. Ancak buna bağlı olarak, bizi "biz" yapan beyin bölgelerimiz de farklılaştı, karmaşıklaştı ve bu sayede daha karmaşık düşünceler yapabilmeye başladık.

Evrimimizin ilerleyen dönemlerinde konuşma mahareti öylesine güçlü bir iletişim aracı haline geldi ki, şarkılar söyledik, şiirler okuduk, kitaplar yazdık. Daha ehemmiyetlisi, kendi iç düşünce süreçlerimizi dinlemeye başladık. Bugünlerde insanlar bunu gittikçe daha az yapıyorlar. Ancak insanlar kendileriyle baş başa kaldığında, kendisiyle yüksek sesle konuşmaya yatkın olanların duygusal olarak daha kararlı, daha mantıklı kararlar alabilen, daha tesirli olma potansiyeline sahip kişiler olduğu düşünülüyor. Bunlar, biyolojik ve kültürel evrimde bize yarar sağlayan unsurlar. 

Öyle ki, insan harici maymun türlerinin beyinlerinde yapılan araştırmalar, muvaffak olmaları şart olan görevlere uygun beyin bölgelerinin aktive olduğunu gösteriyor. Sözgelimi görsel bir görevi muvaffak olmaya çalışıyorlarsa, beyinlerinin görsel bölgeleri aktive oluyor. İşitsel bir görev ise, işitsel bölgeler aktive oluyor. Fakat insanlarda görevin tipinden bağımsız olarak, alakalı bölgelerin tamamı göreve hazırlanırken aktif hale geliyor. 

Bundan yola çıkan araştırmacılar, belirli görevler verdikleri kişilerin yüksek sesle bla bla bla gibi manasız şeyler söylemelerini ve görevi muvaffak olmaya çalışmalarını istediler. Enteresan bir şekilde, odaklanma gerektiren bir görevde bu manasız sözleri söyleme nedeniyle kendiliğinden konuşamayan insanların beyinleri, tıpkı maymunlarda olduğu gibi çalıştı: Sadece görevle alakalı olan kısımlar aktive oldu. Başka bir deyişle kendi kendinize konuşmadan yaptığınız görevlerde, bir maymundan farksızsınız diyebiliriz.

İşte bu nedenlerle, kendiliğinden konuşmaya yatkınlık, şayet ki genetik bir altyapıya sahipse, evrimsel bir avantaj sağladığı için bu kadar yaygın olabilir. Ve tam da bu yüzden bir anomalinin göstergesi değil; tam tersine, normal bir davranış.

Son olarak, kimi araştırmalar, kendi kendine konuşmanın beyni tertip edici ve bilhassa anımsanması şart olan şeyleri daha kolay bellekte tutmayı sağlayıcı bir tesiri olduğunu gösteriyor. Zira kendi kendimize konuştuğumuzda, zorunlu olarak yavaşlıyoruz. Daha yavaş düşünmek, konu üzerine daha fazla kafa yormamızı sağlıyor. Bu da, hem belleğimize katkı sağlıyor, hem de daha doğru kararlar almamıza yardımcı oluyor. 

Yapılan çalışmalar, derslerine çalışan talebelerin, anımsamak istedikleri kavramların neden ehemmiyetli olduğunu kendi kendilerine yüksek sesle anlattıklarında, bunları daha uzun dönemde anımsama olasılıklarının arttığını gösteriyor. Sadece anımsama da değil; bu arada kendi kendine yüksek sesle "Bunu muvaffak olabilirsin." diyen kişilerin görev bitirme başarısının arttığı da gösterildi.

Başka bir deyişle kendi kendinize konuşuyorsanız, kaygı etmeyin; son derece sıhhatli bir fertsiniz. En azından bu açıdan bir hastalığınız olmadığını söyleyebiliriz. 

Tavsiyeler ve Netice

Kendi kendinize konuşurken, kendinize nazik olmayı unutmayın. Elbette arada sırada kendinize küfrettiğiniz veya kızdığınız olabilir; ancak üzerinize çok gitmemek, daha sıhhatli kararlar alabilmenizi ve yersiz yere strese girmemenizi sağlayabilir. 

Kendinize sualler sormaktan ve bu suallere yanıtlar aramaktan çekinmeyin. Şayet motivasyon arıyorsanız, kendi kendinize pozitif tümceler kurmanız faydalı olacaktır: "Bunu muvaffak olabilirim." gibi. 

Bir şey üzerine düşünürken, sözgelişi bir anahtarın yerini sesli olarak anımsamaya çalışırken, anahtarın ismini, odaların isimlerini ve benzeri şeyleri yüksek sesle söylemek, neticeye daha hızlı erişmenizi sağlayabilir.

Ve belki de en ehemmiyetlisi, konuşan kişiyi dinleyin. Bu, bir başkası da olabilir; kendiniz de olabilirsiniz. Beyninizin söylediklerine, içine attıklarınızdan dışarı çıkanlara kulak verin. Kendi kendinize konuşmanın evrimsel ehemmiyetini her vakit anımsayın. Sanıyoruz bu konuyu en iyi özetleyen kişi, komedyen ve yazar Franklin P. Jones. Şöyle söylüyor:

Kendi kendinize konuşmanın bir faydası, en azından birilerinin sizi dinliyor olduğunu bilmektir.


Diğer Sayfalar